30 Ağustos 2010 Pazartesi

BebeKk

  
Bir günde bir yer fikri bizi kesmiyor. Aynı gün içerisinde farklı farklı yerler görmek lazım diye Ortaköy turundan sonra bebek sahiline geçelim diyoruz. İstanbul da Avrupa yakasında lüks semtler sayalım desek ilk aklımıza gelicek semttir belki de Bebek. Elit bir kesimin bulunduğu bu semtte lüks binalar, cafeler, restaurantlara rastlamak kaçınılmaz tabikide. Ve emlak fiyatları tavan yapmış durumda.

Semtin isminin nereden geldiği konusunda iki rivayet bulunuyor. Bunlardan ilki, Fatih Sultan Mehmet'in bölgeyi koruması için gönderdiği bölükbaşının Bebek lakaplı olması. Diğeri ise padişahın semtteki bahçesinde gezerken yılan görüp korkan şehzadesine bebek demesi ve bundan sonra bahçesinin bebek bahçesi(bebek parkı) olarak anılması.













Bebek gezimize başlarken yolumuzun üzerindeki güzellikleri de görmek için yürüyerek gidiyoruz. Tabii daha sonra kavurucu sıcak ve sabahtan beri aldığımız bilmem kaçıncı su bitince artık devamını otobüs eşliğinde gitsek daha iyi olur deyip bulduğumuz ilk otobüsün İçine resmen kendimizi atıyoruz.Ve bir durak sonra iniyoruz :) tam zamanında binmişiz otobüse..
Neyse bebek durağında indikten sonra o harika deniz kokusunu derin derin içimize çektikten sonra yürüyüşümüze başlıyoruz. Sahil boyunca tekneler size yürüyüşte eşlik ediyor. Bol oksijenli ve deniz kokulu havayı soluyarak yürüyüş yapacağınız harika bir yer. Ya da paten kayabileceğiniz, ya da bisiklete binebileceğiniz. Anladınız siz.

Gitmişken sahil yolundaki bir bankta oturup o harika manzarayı seyretmeden geçmeyin.
Aklınızın tamamıyla boşalıp sizi bir an bile olsa dertlerinizi unutturup hayallere daldıracak bir yer. Ve en önemlisi Bebek sahilinden şöyle bir İstanbul’a bakmayı sakın ihmal etmeyin. Ne kadar muhteşem bir semt olduğunu tekrar ve tekrar anlarsınız.












İstanbul un en müstesna semtlerinden biri olan Bebek'in en meşhur yerlerinden biri Bebek parkıdır. Turist ilgisinin de yoğun olduğu bu parkta boğazın eşsiz manzarasına da şahitlik edebilirsiniz. İçerisinde Fuzuli nin heykelininde bulunduğu huzur verici bu parkta her yaz çeşitli şenlikler,eğlenceler yapılmaktadır.














29 Ağustos 2010 Pazar

KANLICA

Uzanıp Kanlıca' nın orta yerinde bir taşa
Gözümün yaşını yüzdürdüm hisar a doğru.. Ne güzel bir şarkıdır.
Şarkılara bile ilham olmuş bir semtimize gittik bugün de. Kadıköy den sürekli kalkan otobüsler var. Tam Kanlıca dan geçiyor. onlara binerek çok rahat gidebilirsiniz. Hem İstanbulluyuz ve Kanlıca da yoğurt yemedik daha. Neyse ki onu da yedikte rahatladık :)
Kanlıca İstanbul un Anadolu yakasında bulunan Beykoz a bağlı güzel mi güzel şirin mi şirin bir semt. Ve yoğurduyla meşhurdur. Boğaz’dan esen serin bir esinti eşliğinde meşhur Kanlıca yoğurdunun tadını çıkarabileceğiniz yerlerden biri İsmail Ağa Kahvesi. Kanlıca İskelesi'nin hemen yanı başında, şimdi ailenin üçüncü kuşağı tarafından işletilen İsmail Ağa Kahvesi, semtin demirbaşlarından biri...Biz de burada yoğurdumuzu yedik. Çok da memnun kaldık :)






Kanlıca sanki küçük bir balıkçı kasabası gibi, küçük ve içten bir yer. Biz sahilinin bu denli küçük olmasına şaşırmıstık açıkcası. Bir çarşı kısmı var hemen sahil girişinde. Standlarda takılar süperrrr bis çok begendikk, fiyat olarak da pahalı değil bir hatıra alabilirsiniz kendinize. Ben gittiğim yerlerden ufak da olsa bişeyler almayı çok severim de :)
Biraz tarihinden bahsetmek istiyoruz size Kanlıca'nın. 
Kanlıca'nın ismi konusunda çeşitli rivayetler vardır ama en çok kabul göreni zamanın Osmanlı sultanlarından biri bir gün emir vererek İstanbul'un havası en temiz semtinin bulunmasını ister. Nasıl ölçüleceği konusunda ise vezirlerinden yardım ister. Vezirlerden biri her semte kanlı et bulunana direklerin asılmasını ve en geç bozulan etin olduğu direğin havası en temiz semt olacağını söyler. Sultan emir verir ve Kanlıca büyük arayla birinci olur ve Osmanlı Sultanı bu semte Kanlıca ismini verir.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Kanl%C4%B1ca,_Beykozg)
Kanlıca yalılarıyla da çok meşhurdur. Tarihsel bir çok izle karşılaşmak mümkün orada. Çok ünlü bir camisi de İskender paşa camisidir.

İskender paşa
Kanuni Sultan Süleyman'ın vezirlerinden olup, bostancıbaşılıktan bu göreve yükselmiştir. İskender paşa, osmanlı tarihinde "Magosa Fatihi" olarak da bilinmektedir. İskender paşa cami'nin bir diğer önemi Mimarının Ünlü Mimar Sinan olmasıdır
   


Kanlıca, eskiden beri mehtabıyla ve semtde düzenlenen eğlenceleriyle ünlüdür. 200 ya da 300 kayıkla Kanlıca koyundan Boğaza açılarak yapılan mehtap gezileri, bir çok romanın ve şiirin konusu olmuştur. Körfezin etrafını çevreleyen koru bülbül yatağı olduğundan, burada denize dökülen dereye "Bülbül deresi" adı verilmiştir. Burada ki bülbül dinlenceleri çok meşhurdur. Sazlı sözlü eğlencelerin yapıldığı bu mekanda dalyanların da kurulduğu tarihi kayıtlarda mevcutturBir diğer meşhur yeri de Mihrabat Korusudur. Bir yazımızda da sizlere Mihrabat korusundan bahsedicez. Araya sıkıştırılacak gibi bir yer değil çünkü.
















28 Ağustos 2010 Cumartesi

Ortaköy


          Keşke daha önceden bu istanbul turumuza başlasaydık diye dövünüyoruz çünkü öyle güzel yerler görüyoruz ki gerçekten aklımız şaşıyor. Hele ki Beşiktaş yıldız korusundan çıkıp ortaköy e doğru inerken bir manzara gördük biz yaşıyor muyuz yaa falan olduk :) Tam boğasa sıfır bir ev önünde hiçbir şey yok ve satılık. Önünde durup hem bir sürü fotoğraf çekildik hemde bu evin ne kadar olduğu hakkında teoriler ürettik hayaller kurduk, dertleştik evet resmen dertleştik diyebiliriz.Keyifli bir yürüyüşün ardından Ortaköy sahile geldik.

Gene müthiş bir yer..

Biraz tarihinden bahsedecek olursak; Ortaköy ün doğal güzelliği Osmanlı döneminde fark edilmiş ve o zamanlarda da bir çok padişah ve ünlü devlet adamlarına kapılarını açmıştır. Ortaköy de şu anda tam meydan da deniz kıyısında bulunan ve 1853 yılında Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmış Ortaköy ün sembolü haline gelmiş Ortaköy Camii bulunmaktadır.

Ortaköy camii






Ortaköy, Beşiktaş ilçesine bağlı bir semttir. Kumpircileriyle çok meşhurdur. Gitmişken bu kumpirden yemenizi kesinlikle tavsiye ederiz.Karnınızı doyuracak büyüklükte ve nefiss..



Çok canlı, cıvıl cıvıl bir yerdir. Hediyelik eşya dükkanları, cafeleri, barları ve restaurantları ile günün her saatinde hareketliliğini korumakta olan bu semtte yaşamak bence çok güzel olurdu.Yalnız duyduğumuza göre trafik sorunu başa belaymış. Arabaları park etme konusunda çok sıkıntı çekiliyormuş. Çünkü park yeri sorunu varmış. Bu da ilk gidecek olanlara bizden bir tüyo olsun.








                                                                         Bakalım bir sonraki durağımızz neresiiii??








KaNyoN AVM

    Evet arkadaşlar bugun de gene daha önce gitmediğimiz bir yer bulduk ve taksimden metroyla levente geçip Kanyon a geldik. Sanki yıllardır İstanbul'da yaşamıyormuşuz okadar çok gezip görmediğimiz yer varmış ki ne yazmakla ne gezip görmekle biter.

     Kanyon resmi sitesinde yazdığına göre ''Kanyon, İstanbulluların kent içinde rahat nefes almaları, evlerinde keyifle yaşamaları, konforlu ofisinde yaratmaları, alışveriş ve eğlenceyi her gün yeniden keşfetmeleri amacıyla kurulmustur'' bunu böle bilin de gidin. Sanki her bütçeye hitap ederlerde.. Alışveriş için çok pahalı bir yer ateş pahasıda diyebiliriz.Gezmek,eğlenmek,bişeyler yemek içmek açısından gidilebilir. Sonradan hayal kırıklığına uğramayın bizden sölemesi..
   Mağazaların adlarının hepsi yabancı, kendinizi yurtdışında bir alışveriş merkezinde sanabilirsiniz.Dışarı çıkınca herşey gene normal :)


Ama bugüne kadar gördüğünüz hiçbir alışveriş merkezine benzemediğine eminim..Uzay üssüne benziyor içi :) Yapı olarak gerçekten çok güzel inşa edilmiş.





Alışveriş merkezinin üstü açık,mağazalara girmedikten sonra sokakta dolaşıyormuş gibi açıktasınız.
Yaz için güzel bir fikir ama kış aylarında bu bir dezavantaj olabilir.
Söz konusu olan semt Levent olunca her yerden gökdelenlerin görünmesi gayet doğal.

Kanyonun açılış gecesinden bir görüntü (www.kanyon.com.tr)

                                                                              
                                                                                 Başka bir gezide görüşmek üzere..


27 Ağustos 2010 Cuma

YıLdız ParKı



       Ne zamandır Yıldız parkına gitmek istiyordum. En sonunda gitmek kısmet oldu. Methini çok duymuştum açıkcası ama ama biraz boş övgüler gibi geldi. Çünkü çok bakımsız bir alan gördük çok büyük fakat çok cansız bir yeşillik..Laleleriyle ünlü yıldız korusuna biz zamanında gidemediğimiz için laleleride göremedik. Ama yine de ormanlık bir alanda yürüyüş için çok uygun bir yer olduğunu düşünüyorum. Biz de her zamanki gibi heryeri gezdik ayaklarımız acıyana kadar, yokuşları insanı çok yoruyor haberiniz olsun. Gezmek istiyorsanız rahat bir ayakkabı giymenizi tavsiye ederim. 

     Biraz yıldız parkından bahsedicek olursak ; İstanbul'un Beşiktaş semtinde bulunan tarihi bir parktır. Çırağan Sarayının karşısındadır. İçinde Malta ve Çadır Köşkü olmak üzere 2 adet köşkü bulunur.
   Malta Köşkü, restoranında Türk mutfağından dünya mutfağına, seçme lezzetleri birarada bulabileceğiniz köşkte, haftasonları brunch ve gün boyu açık büfe yemek servisi veriliyor. Fiyatları şehir merkezinde, denizli, manzara ve doğa ortamı için oldukça cazip.

Malta Köşkü

Size sunulan çayda bile kendinizi köşkte misafir edildiğinizi hemen anlıyorsunuz çünkü size porselen bir bardak ve yanında porselen demlikle çayınız geliyor. Çayınızı siz kendiniz dolduruyorsunuz ve doyumsuz manzarada afiyetle yudumluyorsunuz.
Çadır Köşkü

Çadır Köşkü, süsleme sanatının en ince özelliklerini taşıyan motiflerle süslüdür. İki adet şöminesi, uzun, yüksek, büyük pencere ve kapıları zamanırı mimari özelliklerindendir. Bu mekanlar, Saray mensuplarının günübirlik gezileri için seyir ve dinlenme yeri olarak kullanılmıştır.

İşte bizim objektifimizden bir kaç kare;

                            



Yıldız Korusu ve Köşklerini Beşiktaş-Ortaköy sahili yol üzerinde, Çıragan Sarayı karşısında bulabilirsiniz.


Fethi Paşa Korusu

       Kız kulesinden dönüşte nereye gitsek diye düşünürken aklımıza bir tavsiye üzerine Fethi paşa korusu geldi. Manzara ve doğa açısından tatmin edici bir yer olduğunu duyduk ve sıradaki durağın adını koyduk..
       Öncelikle tarihinden bahsedecek olursak; Üsküdar'ın kuzeyinden başlayarak bütün sırt ve yamaçları kapsadıktan sonra Kuzguncuk tepesinde son bulan bu koru adını 2. Mahmut ve Abdülmecid döneminde Tophane Müşiri olan Damat Fethi Ahmet Paşadan almıştır. Korunun son sahibi paşanın torunlarından Avukat Şevket Mocan'dır. Yazar Cemil Meriç de bu koru içindeki evde epey bir müddet ikamet etmiştir. Koruda en çok görülen ağaç türleri; kermes meşesi, defne, akça kesme, sakız ağacı, erguvan ve gümüşi ıhlamurdur. Korunun yukarı kısmında sıralar halinde dikilmiş Kızıl Çamlar, Fıstık Çamları, Sedirler ve Sakız ağacı büyük çap ve boyutlara ulaşmış anıtsal nitelikte ağaçlardır. Ayrıca; at kestanesi, saplı meşe, akdut, trabzon hurması, yalancı akasya, dişbudak, porsuk, yeşil kartopu, japon taflanı ve japon kadife çamı bulunmaktadır.
Koru içinde Eski İstanbul mimarisine uygun restore edilmiş ve 2. sınıf tarihi eser kapsamında korunan, ahşap bir bina vardır. Restaurant olarak hizmet veren ahşap bina beş salon üç bahçeden ibaret olup, kafeterya hizmet binası ise dört salonludur.
        Arkadaşlarınızla birlikte İstanbul ve boğaz manzarası eşliğinde sıcak ve soğuk içeceklerinizi yudumlayabilir yada orman da keyifli bir yürüyüşe çıkarak temiz hava teneffüs etmenin ayrıcalığına erişebilirsiniz. Özlemini duyduğunuz yemyeşil ağaçlar ve kuş sesleri arasında geleneksel Türk mutfağının tadına varmak ve nostaljiyi yaşamak ister misiniz? O zaman buyurun Fetihpaşa Sosyal Tesisleri sizi bekliyor…


Adres : Nacak sok. Üsküdar/ İstanbul
Telefon no: 0216 391 65 60-391 06 59




Yapayalnız bir Kız Kulesi

Kız kulesi İstanbul boğazı girişindeki kayalık üzerine kurulmuş küçük, şirin bir kuledir. Günümüzde hala eski güzel görünümünü koruyan kule turizme ayrılmış lokanta ve seyir balkonu ile servis vermektedir. Suların, karasevdanın ve söylencelerin gizemini taşıyan Kız Kulesi, istanbul'un en romantik ve gizemli mekanlarından biri. Alımlı, sevdalı ve denizin ortasında bir başına, yapayalnız...

Kız Kulesi efsaneleriyle de ünlüdür. Kız Kulesi’ne ilişkin rivayetlerin en eskilerinden biri şöyledir; Makedonya Kralı Filip’in İstanbul’a saldırma ihtimaline karşı, Atina krallığı, İstanbul’u korumak üzere Amiral Hares komutasında 40 gemi gönderir. Hares’in çok sevdiği eşi Damalys öldüğünde, amiral, eşini buradaki kayalıkların içine oydurduğu bir mezara defneder. Bizans dönemiyle ilgili efsane de, eski Yunan hikayesindeki gibi “acı son”la biter. Falcılar, Bizans imparatoruna, "Sevgili kızını, yılan sokacak ve ölecek" derler.

İmparator bunun üzerine denizin ortasındaki kayalıklara bir ev yaptırarak kızını buraya yerleştirir. Ancak genç bir subay, kıza aşık olur. Delikanlının prensese gönderdiği çiçek sepetine gizlenen bir yılan genç kızı sokarak öldürür. Bir başka efsaneye göre ise, Leandra adlı bir genç, her gece, sevgilisiyle buluşmak için yüzerek Boğaz’ı geçmektedir. Sevgilisi de Leandra’ya yol göstermek için, Kız Kulesi’nin bulunduğu kayalıkların üstünde ateş yakmaktadır. Fırtınalı bir gecede genç kızın yaktığı ateş söner ve kayalıkları bulamayan Leanarda, yolunu kaybederek karanlık sularda boğulur. Leandra’nın ölümüne dayanamayan sevgilisi de kendini öldürür.


Selçuklu dönemiyle irtibatlandırıbilecek Battal Gazi efsanesinde ise 'mutlu son' var. Battal Gazi, Üsküdar Tekfuru'nun kızına aşık olunca, Tekfur, kızını burada yaptırdığı kuleye hapsediyor. Bunu öğrenen Battal Gazi, kuleyi basarak Tekfur’un kızını kaçırıyor. 

Evliya Çelebi'nin hikayesi ise Osmanlı döneminde geçiyor. Çelebi, Sultan Bayezid-i Veli zamanında, Kız Kulesi'nde yaşayan bir velinin, her gün cübbesinin eteklerini toplayıp denizin üstüne oturarak Sarayburnu’na gittiğini ve Sarayda Padişah’a ders verdiğini anlatıyor.

Biz de sıradaki durağın Kız Kulesi olmasına karar verdik. İstanbul denince akla gelen ilk 3 sembolden biridir belki de bu kule..Bana her zaman çok romantik gelmiştir burası ve mutlaka görülmeli, içerisinde gezilmedik yer bırakılmamalıydı artık :)
Güzel bir vapur sefasından sonra Üsküdar Salacak'a geldik.Beşiktaş Kabataş tan da bir geçiş var kuleye hangisini tercih ederseniz.Sonunda kuledeyizzzz..
Gerçekten büyüleyici bir yer. Manzarası da bir okadar güzel.Galata kulesi gibi isterseniz dış tarafta kulede seyir yaparsınız isterseniz rastaurantında güzel bir yemek yersiniz.Fiyatlar tahmin edilen gibi uçuk değil kesinlikle. Ve bazı günlerde canlı müzik eşliğinde de keyiflenebilirsiniz. biz oradayken .düğün organizasyonu vardı, okadar güzel bir hazırlık ki eminim çok güzel,çok ihtişamlı bir düğün gerçekleşir orada. İşte Kız Kulesinden birkaç güzel kare

Kız Kulesi Seferleri:
Üsküdar/Salacak’tan ring seferleri: Hafta içi gündüz 12:15-19:00, Hafta sonu gündüz 09:00-19:00 saatleri arasındadır. Hafta içi ve Hafta sonu akşam 20.15-01:30 saatleri arasındadır.
Kabataş’tan tekne seferleri: Hafta içi gündüz 12:00-18:00, Hafta sonu gündüz 09:00-18:00 saatleri arasında bir saat arayladır. Akşam seferleri ise 20:00-21:45 ve 21:30′dur.
Ulaşım ücretleri (Normal): Kabataş ve Salacak 5 TL
Ulaşım ücretleri (Öğrenci ve emekli): Kabataş ve Salacak 4 TL